29 Mart 2021 Pazartesi

BENİM YARINIM

Virajlar vardır yaşamda, keskin virajlar.Bu virajları alırken bir saga bir sola savrulursunuz.Bedeniniz sabit ama omuzlarınız,başınız bir gider gelir.Savrulup kararlı duruşunuzdan vazgeçmemek elinizdedir.Yaşam kararsız,bir oraya bir buraya savrulanların kazandıgı bir süreç gibi görünse de onlar hep kısa vadede kazananlar olurlar.Beyni ve yüregi dans eder eder gibi bir oraya bir buraya gidenler eger ritimsiz dans ediyorlarsa ortaya çıkan ne danstır ne de müzik.Bu adeta bir kaostur.Kimlik çatışmasıdır.Zavallı fırsatçılıktır.İnsanların düşüncelerini,iyi niyetlerini,paralarını,emeklerini kullanma,menfaatleri ugruna bunlardan istifade etmeye çalışmaktır.Bu fırsatçılar yaşamın her alanında varlıklarını sürdürürken en kolay üreme ortamları da politik arenalar olmuştur.Siyasi demiyorum çünkü ikisi farklı şeylerdir.Politika çok oyun demektir.Hayatları boyunca oynayan, kullanan kimlikleri seçmeyelim.Onlar hangi partide olursa olsun kendi menfaatleri ugruna insanların duygu ve düşüncelerini sömüreceklerdir.Lütfen bu insanların partilerine,ait oldukları düşünce sistemine bakmayalım,yaşamları boyunca neler yaptıklarını,çekirdek çevreleriyle nasıl bir iletişim kurduklarını,sahsi menfaatleri için insanları nasıl kullanıp kullanmadıklarını gözden geçirelim.Bundan sonraki süreçte bizler için yapacakları her neyse kodlarının oralarda oldugunu unutmayalım.

Ülkemin bu virajı alırken saglam duracagına inancım tam.Yarın güzel bir gün olacak....

 

BA 

KÂŞIF OLACAKSIN BU DÜNYADA

Dert etmeyeceksin yaşamı

Kendi kulağına fısıldayacaksın

Sınırsız sessizliklerini

Şaşırtmayacak seni hiç bir şey

Olur her şey yaşanır diyeceksin

Olduğu gibi

Üzülmeyeceksin bir çocuğun başı okşandıgında

Belki bir kahve aroması bir anı

Belki de titreten soğukta bir el

Belki bir kedinin mırıltısı

Bazen gözlerinde sıralanan ılık suyun sesi

Bir yaşamı özetleyecek

Omuzların hafifçe kasılacak

Dudaklarının kıyısında acı ve tebessüm tartışacak

Kırmızının rengi gibi acırken yürek acele

Pembenin huzuruna yolcu edeceksiniz duyguları

Boşlukta bir pencere açılacak

Gördükleriniz görmediklerinize

Hissiz amaçsız ulaşacak

Belki bir kuşun adımlarına sığacak yarım asır

Belki parmağının ucundaki klavye titreyecek

Geçin bunları diyeceksiniz soluksuz

Keşfedeceksiniz huzurun şamatasını

Rakamlar buluşacak

Renkler sıtmalanacak

Kuş uçmak isteyecek

Yaşam kanatlarına takılıp

Gel ve geç diyecek

Ahire kadar

BA

16 Mayıs 2020 Cumartesi

EĞİTİMCİSİZ EĞİTİM MODELİNE DOĞRU...

EĞİTİMCİSİZ  EĞİTİM. MODELİNE DOĞRU...

Eğitim konuşuyor ,eğitim yazıyor herkes...
İnanılmaz bir cahil cesareti var ...
Eğitimle ilgisi sadece öğrenci olmak olan
Eğitimci olmayan yöneticiler,
Eğitim sektöründe söz sahibi olmaya çalışan
Sağlıkçılar...
Eğitim konusunda Lise Mezunu kerhen olmuş
CEO olduğunu ifade edenler...
Bir kursa dahil olan kendini öğretmen zannedenler...
Eğitimcilerin başında,TV programlarında eğitim
konusunda ahkam kesenlere kimse mesleğiniz
nedir demediği bir süreç...
Bir hadsizlik almış başını gidiyor...
Al gülüm ver gülüm...
Yaratıcı ,yenilikçi fikirlerin  uygulayıcıları(!)
son derece bu fikirlere uzak insanlar...
Okuyan, araştıran,planlayan değersizleştirilmiş
Popülist ,bir adımı dinlediğinde beş adım
 başaracağına inanan,tribünlere oynayan ve
kavrayamadıgında çağdaş olanı karalayan,
Çağın gerekliliklerinden uzak vizyonsuz bir
eğitim modeline doğru yola çıkkmış kurumların
Vizyonsuz vizyonu....

Eğitimde olanlar beni uyutmuyor...
Endüstri 4.0
Toplum  5.0
Evrensel yaklaşımlarla yoğrulan bu dünyada
eğitimde bu derme çatma yapı ne zaman
sorgulanacak...
Biz bunları sorgulayamazsak tarih bizi
sorgulayacak...
Değerli Eğitimci arkadaşlarım ne kadar mütevazi
bir sabırla dinliyorsunuz bu olanları...
..Gülümsüyorsunuz biliyorum...
Ne kadar öğretmen olmak isteyen varmış bu
ülkede...
Bir zamanlar çocukları” BARİ öğretmen olsun”
deyip öğretmen olamamışların aklında kalmış
gibi...gibi...gibi...(17 Mayıs 2018)

BA

14 Mayıs 2020 Perşembe

BİR RÜYA

Bir rüya mahmurluğu,salınmış bir düş gibi
Sararmış bir baharda çıtırtısı ömrün
Bekliyor hedefsiz buğulu bir kardelen
Kaybolmuş gecelerde Güneş'i özlemleyen
Bir ılık esintinin girdabında soluksuz
Buguyla bütünleşen pencerenin gözyaşı
Damlaların rengine kattığı yürek sesinde
Kah gri,kah ölü mavi bir gidişe
Bir mızıka tınısı gizlenmiş esintiden
Ilık ılık dağılan göz yaşı şırıltısı
Bir nehir çağlıyorken yüreğinin ritminde
Cevaplar sessiz ve ılık gidiş
Düş gibi,rüya gibi bir kabusla yüklendi
Gidişe gelişin şefkatli eli değdi..
Bu gidiş son gidişin vedasız olduğunu
Mekanının ebedi dönüşsüz olduğunu
Tüm renklerin siyaha yol bulduğunu
Avucundaki tılsımı yok ederken bu gece
Evrene vedamıydı bu serseri düzmece
Düşlere gizlenen hayallerinde kalsın
Belki siyahı mor ile sararsın...
BA

GELECEĞİN OKULU


Eğitim sisteminde neler gözden kaçıyor.Geçen gün bir arkadaşımla sohbet ediyordum.Kendisinin sosyolojik perspektifine çok güvenirim.Kendisiyle her sohbetim beni netleştirir.İznini almadığım için adını yazmıyorum.Ama o sohbetin sonunda evet dedim,budur bu...Artık siber dünyanın yeni tanımlanmış okul modellerine ihtiyacı var.Tanımladıgınız modellerin kolları çağı kucaklamaya yetecek kadar güçlü olmalı...
Asla unutmamamız gereken bir şey var.Bizler yaratıcılığımızı paletimizde  bulunan sarı-kırmızı-mavi-siyah-beyaz boyalardan yüzlerce renk oluşturarak gerçekleştirmiş bir nesiliz,bu çocukların paletinde 36 renk boya var...Bizim rüyalarımızı öğretmenimizden alacağımız küçük bir tebessüm süslerken bu çocukların rüyalarında mikro cipler var.Bu çocuklara nasıl bir okul sorusunu düşünüyorum çok uzun süredir ama nasıl?
Evet dostumun da yardımıyla oturdu,buldum...
-Towers okullar(Üst düzey bilimsel,sosyal,yaşamsal becerileri geliştiren okullar)
-Akıllı okullar(Farklı öğrenme stilleri olan öğrencilerin bireysel farklılıklarını hedef alan okullar)
-Spesiyal okullar(Yetenek okulları)
-Mesleki okullar
Bu okulları yaratan toplumun istekleri.Bu istekler doğrultusunda kararlar almak zorundayız.Eğitim sistemimiz güncellenmekte geciken,öğrencinin gerisinden gelen bir sistem.Artık kabul etmemiz gereken çok önemli bir olgu var;"Çocuklarımız bilgiye çok kolay ulaşıyorlar,bilgiyi kaydetmiyorlar,kullanıp atıyorlar"
İşte tam burada şu soruyu kendimize sormalıyız"O halde Öğretmenin fonksiyonu ne?"Bu soruyu eğitimciler,eğitim fakülteleri,öğretmen yeterliliğini arttıran kurumlar
kendilerine sorup yanıtını vermeye başladığı zaman problem çözülmeye başlanmış demektir.Mantıgımızın değişmesi olmazsa olmaz.Artık "Öğretmen"kavramının da değişmesi gerekiyor belkide...Belkide öğrenme stillerine göre gruplandırılan öğrencilerin "Yaşam Liderleri"ile yönlendirilmesi,Okulların "CEO "lar tarafından yönetilmesi gerekiyor.Saglıkta nasıl bir doktorun işine hiç kimse karışamıyorsa,Eğitim işinde konuşma hakkını bulanların eğitimci olmamaları durumunda referans birey olamayacaklarının,sadece öngörülerini ileten bireyler olabileceklerinin kendilerine anlatılması gerekiyor.Egitim eğitimcinin uhdesindedir.Eğitim boş zamanları dolduracağınız bir hobi degil,bir yaşam biçimidir.Eğitim duayenlerinin hiç bir hiyerarşik sistemin üyesi olamayacakları,hiç bir ekonomik baskının esiri yapılamayacakları yeni planlamanın temel taşı olmalıdır.Ayrıca bütün bu parametrelerin değerlendirme basamaklarının özüne inmek için Ölçme-Değerlendirme uzmanlarının nadir bulunan degil,her okulun nitelik finansörü olarak yapının temel taşını oluşturması ihtiyaçtır.Rehberlik servislerinin şimdiki rahatlatan yol gösteren birim özelliklerinden arındırılıp,bireysel koçluk becerileriyle donatılmış,katalizör olarak görev yapacak nitelikte bireylerden oluşması yaşamsal beceriler konusunda bireyi geleceğe hazırlayacaktır.Her öğrencinin biricik oldugunu hissettiren Rehberlik servisleri Ölçme-Değerlendirme birimlerinin alanından uzaklaşıp yaşam becerilerine odaklanmalıdır.
Bir okulun bu birimlerinin doğru kurgulanması yaşam felsefesini oluşturması demektir...
Yaşam felsefesi kurgulanmış bir okul evrensel geleceği kurgular...
BA 

13 Mayıs 2020 Çarşamba

ÖNCELİKLERİMİZ

ÖNCELİKLERİMİZ...
Yıllar yılları kovaladı...
Bir de baktım ki ardıma bakıp bir arpa boyu yol gitmişim diye başlardı bütün masallar.Arpa boyunu öğrendiğimde masallara yapılan girizgaha gülümsemeyi ögrendim.Şimdi anlıyorum arpa boyunda nelerin gizli olduğunu.
Ah arpa boyu ah...
Bir arpa boyu yol alabildiyseniz yaşamda neler başarmiş olursunuz hiç düşündünüz mü?
Hele de şimdi.Hani organik arpa var,hormonlu arpa var vs vs.
Ben bir arpa boyunun bazı durumlarda nelere mal olacağını önceliklerimizin komedisi ve önceliklerimizin trajedisini kurguladıgını biliyorum artık...Bu denklemi kurduğumda keşfettiğim şey ise 68 sayısının çift sayı,78 sayısının tek sayı olduğu...
Arpa boyu yaşamın kuzguni renkleriyle savaşmayı bırakıp,özgürlüğün yüregimizdeki tılsımıyla yüreğimizi zenginleştirmek...
Yaşamın zenginliğinin kurgusu,tılsımı bu olsa gerek.
Bu tılsımla kucaklaşabilmek yürek ister...
Yürekli insanlarla yaşayabilmek ...
İşte bütün mesele bu...
BA

YANLIZLIŞ

YANSIZLIŞ...

Bir türlü anlayamadığım bir şey var,çözemiyorum."Ben yanlış yaptım"demek ne kadar zor.Neden yanlış yapabileceğimizi kabul etmiyoruz.Yanlış yaptığımızda neden özür dilemiyoruz.Neden hep mükemmel görünmeye çalışıyoruz.Yaptıgımız hataların kabulünde neden kendimizi sorgulamak yerine başkasında açık arıyoruz.Hataları hatalarla örtmek niye.Her konuda evrensel degerlerden sözederken hatalarda neden bu kadar bireyselleşiyoruz.
Çok basit,hatamızı kabul edip sorunun kendimizden kaynaklandığını kabul etmemek için bir kaşık suda fırtına koparıyoruz.Hatalı olduğunu kabul edenleri erdemli olarak ifade etmek yerine neden refüze ediyoruz.
Insanın doğasında var olanı neden yok sayıyoruz?
S.O.S "HATASIZLAR...2014
BA